Arkadaş-Sevgili

Arkadaş-Sevgili

İNSAN bazen arkadaşlarına sevgili gibi davranıyor. Sahipleniyor, kıskanıyor ama gırtlağına çökmeden.
Tatlı tatlı flört ediyor ama sınırları aşmadan.
Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor, dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkartıyor ama o arkadaş ya, sevgili değil ya, hiç sorun olmuyor.

Her şeyi konuşuyor, pek fazla sansür uygulamıyor, sürekli anlatıyor, fazlasıyla ilgili oluyor; kulaklarını kocaman kocaman açıp, dinliyor.
En önemlisi de büyük bir coşkuyla sonsuza kadar yapılan işler üzerine konuşabiliyor, çünkü iş paylaşılabiliyor, birlikte benzer işler üretiliyor.
Müthiş bir keyifle dedikodu yapabiliyor, hatta kendi karısını, kocasını, sevgilisini bile çekiştirebiliyor.
Arkadaşlık, bu açıdan insanın hayatını idame ettirebilmesi için büyük bir avantaj oluyor.
* * *
Ama insan sevgilisine her zaman arkadaş gibi davranamıyor.
Bir kere eleştiriler, haliyle bu kadar net dile getirilemiyor. Sevgiliyle bir arkadaşla konuşulduğu gibi her zaman rahat da konuşulamıyor. Tehlikeli sularda dolaşmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü sonuçları var bunun, bedelleri var bunun, ödemek gerekiyor, burnundan fitil fitil getirebilir, dikkatli olmak gerekir, çünkü sevgililik onuru yaralanıyor.
İnsan, sevgiliyken, evliyken çok daha hassaslaşıyor.
En küçük şeye bile ‘‘Bana bunu nasıl yapar?’’ oluyor.
Oysa arkadaşının kaldırabileceği sınırlar çok daha geniş.
İnsan her zaman sevgiliyi dinlemek de istemiyor, bütün gün başka insanları dinlemiş olduğundan yorulmuş oluyor, gına gelmiş oluyor. Ya da karşındaki seni dinlemek istemiyor. Eve bir sessizlik çöküyor, ‘‘Tetiği ilk kim çekecek?’’ diye gergin bir bekleyişe giriliyor.
Bir de tabii sevgiliyle ya da kocayla sabahlara kadar zıplanıp eğlenilemiyor. Kalabalık içinde işin içine başkalarının ne düşüneceği girdiğinden gerilim artıyor, ‘‘biz’’i düşünmekten ‘‘ben’’ karambole gidiyor.
Sevgiliyle başka bir koza yaratılıyor, o koza içine giriliyor, hiç itirazım yok, o da güzel ama ayrı kategorilerdeki ilişkiler gibi sanki: Arkadaş olunca başka şeyler paylaşılıyor, sevgili ya da evli olunca başka şeyler paylaşılıyor.
* * *
Bana en iyisi, en güzeli bu iki kategoriyi birleştirebilmek gibi geliyor.
Bunun ideal bir şey olduğunu düşünüyorum: Arkadaş-sevgili olmak.
Hem arkadaşın hem sevgilin gibi olabileceğin biri, hem arkadaşlığı hem sevgililiği paylaşabileceğin biriyle üretmek, gülmek, ağlamak, konuşmak, çekiştirmek çok daha heyecan verici geliyor.
Kolay bir şeyden söz etmiyorum tabii.
Arkadaş gibi zamanı geldiğinde geri çekilebilmek, uygun düştüğünde de sevgili gibi saldırabilmek, bu iki rolü birbirine karıştırmadan oynayabilmek her baba yiğidin harcı değil.
Ama yapabilenler de yok değil. Yapabilenler mutluluğu ve güzellikleri  yakalayabiliyorlar zaten.