Bir yada iki ay önce Yılmaz Özdil sayesinde fark ettiğim bir şiir. Ataol Behramoğlu’na ait. Kendisine ayıp etmek istemem ama okuduğum 50 küsür şiiri arasında bence en güzeli bu. Çok sevdiğim için hem burada arşivlemek, hemde sizlerle paylaşmak istedim. Ataol Behramoğlu, 13 ...
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. ...
Güneş battıktan sonra büyücü, kentin dışında dolaşmaya çıkmış, ıssız yollarda dolaşırken bir ağlama sesi duymuş. Çevresine bakınmış ama kimseyi görememiş. Ağlama sesi biraz daha yükselince, “Kim var orada?!” diye bağırmış. Sesin sahilden geldiğini anlayınca deniz kıyısına inmiş, orada yıldızların solgun ışığı ...
Belki alışkındı kulakların bu iki kelimenin dudaktaki dansına.. Hoşça kal ; bir daha görüşmenin güvencesiydi. Bir önceki adımıydı bir sonraki buluşmanın.. Hoşça kal denir ve hoşça kalınırdı senin aşklarında. Oysa bende Elveda demektir hoşça kal, bilemedin; kısacık zamanlara sığan tutkunun kılavuzluğundaki bu aşkta. Duvarlarıma ...
Pardon acaba sizi sevebilir miyim ? Neden? Neden olacak, korkuyorum! Korkuyor musun? Evet ya, korkuyorum. Çünkü seni seversem hemen huyun suyun değişecek. Sende sevdiğim şeyler farklılaşacak. Şımaracaksın. Beğenmez olacaksın artık beni. Çünkü ben artık muhtaç olmuş olacağım sana, senin gözünde. ...
Yine bir akşam üstü… Ve ben yine bulutlarla beraber çay içiyorum… Az şekerli. Aylardan ekim. Üç gün sonra dolunay çıkacak. Hava birazcık serin gibi. Senin yanımda olmanı istediğim akşamlardan birisi işte. Her akşamki gibi yine boş ve yine sabaha gebe. ...
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde “yetim-öksüz” kalan çok olur. Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler… Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar. Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların. ...