Turgut Özakman: Arena “Al Sana Mustafa!”

Turgut Özakman: Arena "Al Sana Mustafa!"

Uğur Dündar’ın Arena’daki bu haftaki konuğu “Şu Çılgın Türkler” kitabının yazarı Turgut Özakman oldu. “Mustafa Kemal Atatürk alkolik miydi, yalnız mı öldü, devrimleri intikam için mi yaptı, diktatör müydü, acımasız mıydı, din düşmanı mıydı, milli mücadele emrini Mustafa Kemal’e Vahdettin mi verdi?” sorularına yanıt arandı.

Tanıtımda “AL SANA MUSTAFA” diyerek bir de Can Dündar’a gönderme yaptı.

Özakman, “Atatürk’ün içkisini miçkisini anlatmaya kalkan insanlara ben dedikoducu kadın gözüyle bakıyorum. Ivır zıvır bunlar, Atatürk’ün insan yanı falan değil.” diyerek ‘Mustafa’ filmini çeken Can Dündar’ı kızdıracak açıklamalar yaptı.

Turgut Özakman Büyük Önder Atatürk hakkındaki tüm gerçekleri belgeleriyle açıkladı. Atatürk’ü en iyi bilen İsim Özakman’a göre asılsız iddiaların asıl nedeni cehalet

Özakman’ın konuşmalarından satır başları;

“Şimdi bakınız Atatürk annesiyle, babasıyla, çocukluğuyla, diniyle ilgili, sonra işte Çanakkale ile ilgili, Suriye cephesiyle ilgili, Cumhurbaşkanlığıyla ilgili, komutanlığıyla ilgili pek çok yalan var. Fakat bu yalanın binlerce sahibi yok. Bu yalanın 5 – 10 sahibi var. Bunlar 5-10 kişiler. Bunların hangi yanda oldukları belli. Sağda da var solda da var. Ama sağdakiler daha çoğunlukta. Bunların bazıları azimli, sonsuza kadar bu duyguyu götürüyorlar. Mesela solda biri vardı, isim söylemek istemiyorum. Arada bir Atatürk’ün lehine laf ediyor. Heralde diyorum ıslah oluyor. Çünkü sanıyorum ki tarih okumaya başladı.”

Ben üç yıldır Anadolu’yu dolaşıyorum, herkese yalvarıyorum, ne olur tarihinize çalışın. O zaman hem milletimizin büyüklüğünü görürüz. Hem zaaflarımızı da öğreniriz tarihten. Ve Atatürk’ün etrafında birleşiriz. Çünkü onun çizdiği kurtuluş yolundan başka kurtuluş yolu yok. ATATÜRK YALNIZ MI ÖLDÜ?

Akman böyle bir konunun söz konusu bile olamayacağını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü; “Tabii o yalnızlık kendi dehasından ötürü, bazı düşüncelerin üstünlüğünü ifade ediyorsa ona bir şey diyemem ama yalnız olması söz konu değil, milletiyle beraberdi.”

Akman Mustafa Kemal’in yalnız olmadığını şu örnekle anlattı; “Ben Atatürk’ün öldüğü zaman ilkokul üçüncü sınıftaydım. Bizim müdürümüz vardı Şükrü Bey. Yani ağlamak ne! Adamın, gözünün dolduğu hayal bile edilemezdi. O kadar sert, barut gibi biriydi. Bir 10 Kasım sabahı bizim sınafa bir bomba gibi düştü, hüngür hüngür ağlayarak ‘Atatürk’ü kaybettik.’ diye. Bizim sınıftaki öğretmenle bayılacak gibi oldu. Okul birbirine girdi. Benim bile bildiğim Bütün bir Bakırköy Atatürk’ün sağlık durumuyla candan ilgileniyordu. Ölümünden sonraki filmler, fotoğraflar, Atatürk’ün ne kadar sevildiğini ortaya koyuyor.”

ATATÜRK DİKTATÖR MÜYDÜ?

Dündar: Atatürk diktatör müydü? Yani o dönemin Hitler’i Musonlini’siyle benzer bir yanı var mıydı?

Özakman: Hiç alakası yok. Özellikle o ikisi Atatürk’ün özel hayatında alay mevzu. Muhtemelen Hitler’den ürküyor, korkuyor da yani bulaşmaktan çok uzak duruyor. Hem yurt içinde hem yurt dışında barışta olan insanın onlarla aynı paralelde olması söz konusu olamaz! Bizim en büyük eksikliğimiz, yakın tarihimizi bilmemek. Tarihimizi bilseydik Atatürk’ü de bilirdik. Keşke diktatör olsaydı da toprak reformunu geçirseydi. Toprak reformu yapılmadan köylü çiftçi yapılmaz. Köylü çiftçi olmadığı sürece de sandıktan ortaçağ çıkar.

Dündar: Belki o zaman bu Güneydoğu’da yaşadığımız sıkıntılar. Terör örgütü belası ortaya çıkmazdı değil mi?

Özakman: Tabiî ki olmazdı. Evi, barkı geçinebileceği kadar arazisi olan insanın devletiyle bir sorunu olamaz.

ATATÜRK DİN DÜŞMANI MIYDI?

Dündar: Bazı çevrelerin Mustafa Kemal’e yakıştırmak istediği din düşmanlığı kavramı tamamen maksatlı değil mi?

Özakman: Şimdi padişahlık gidiyor, hilafet gidiyor. Bundan nemalanan insanlar var tabii ki. Rejime karşı, Atatürk’e karşı tavır alabilirler. Ama bunların büyük bir çoğunluğu, bunlardan biri de Bakırköy’de yaşıyordu. Giderek baktılar ki Cumhuriyet çok önemli bir şey… O zaman o Atatürk karşıtları, kuşkularını bir kenara bırakarak. Atatürk’ün yanında yer aldılar.

ATATÜRK ALKOLİK MİYDİ?

Biz şimdi dahisi çok olan bir millet değiliz. O yüzden bir dahiyi yorumlamayı da bilmiyoruz. Yani Batılı bir dahinin içkisi miçkisi konuşulur mu? Gülerler adama, ayıplarlar! Yani Wagner’in özel hayatı anlatılamayacak kadar çirkinliklerle doluydu, ama wagner’in besteciliği konuşulur başka şeyler konuşulmaz.

CAN DÜNDAR’A DEDİKODUCU GÖNDERMESİ

“Atatürk’ün insan olarak birkaç zaafı olabilir. Mesela Latife Hanım’la evlenmesi bence bir zaaftı. Ama insanlar zaaflarıyla da büyür. Ama ne bileyim böyle içkisini miçkisini anlatmaya kalkan insanlara ben dedikoducu kadın gözüyle bakıyorum. Ivır zıvır bunlar, Atatürk’ün insan yanı falan değil.”

MİLLİ MÜCADELE GÖREVİNİ VAHDETTİN Mİ VERDİ?

Dündar: Sultan Vahdettin, Atatürk’ü milli mücadele için görevlendirmiş. 40 bin altın vermiş. Ve Anadolu’yu diyar diyar dolaşmış milli mücadele böyle gerçekleştirilmiş? Bu doğru mu Sayın Özakman?

Özakman: Şimdi, Vahdettin padişah… Vahdettin böyle zor bir dönemi, göğüsleyecek şekilde yetişmiş biri değil. Onun bu büyük talihsizliği, Osmanlı devletinin de talihsizliği… Böyle bir kültürü yok. Ama bütün kurtuluşu önce Allah’a sonra İngilizlere mediun olacağınızı bütün politikanızı böyle götürürseniz sonunda siz emparyalistlerin kuklası olursunuz ve milli mücadele karşısında yer alırsınız. Tabi Atatürk ve arkadaşlarının idam edilmesini onaylarsınanız millet ayağa kalkar! Yani çok ciddi bir din savaşı yaşanıyor bir taraftan da.

Bunun özeti şudur; Mustafa Kemal ve arkadaşları padişahın emrine aykırı olarak silahlandılar. Asileri tabii ki yok etmemiz gerekirdi. Bunu biz yapamıyoruz.

ATATÜRK ARKADAŞLARINI SATTI MI?

Dündar: Atatürk bir devrimci, devrimler kolay olmuyor. Son zamnalarda yüksek sesle dile getirilen iddialaradan biri de Atatürk’ün dostlarını satan bir kişiliğe sahip olduğu şeklinde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özakman: Bunlar da yeni yalanlar… Atatürk hiçbir arkadaşını satmamıştır! Atatürk’ün bazı arkadaşları Atatürk’ü satmıştır. Daha doğrusu Türkiye’nin kurtuluşunu satmışlardır. Kötü niyetle mi? Hayır… Ufukları çok dardı. Yani Latin alfabesine geçileceği söylendiği zaman Kazım Karabekir olmaz diyordu. Alt üst oluruz diyordu ama hiçbir şey de olmadı.

Karabekir, Fevzi Çakmak’a diyor ki; ‘Biz Anadolu’ya ilk geçmiş olanlar sen ve İsmet de dahil, biz bir konsey olalım, her şeyi bize danışın’ Cumhuriyet böyle olur mu? Tabi söz konusu olmuyor. Yaklaşımları bu, çok hizmetleri geçmiş namuslu dürüst askerler ama Atatürk’ün sade asker dediği insanlar. Çok az kitap okumuşlar. Bir yerde Atatürk’ün devrimlerinin arkasında yer almışlar.

ÖZAKMAN’IN GÖZÜYLE ‘İNSAN’ ATATÜRK

Uğur Dündar, Turgut Özakman’ın bakış açısıyla asıl insan olan Atatürk’ün nasıl olduğunu sorunca, Özakman, kendi gözünden gördüğü Atatürk’ü anlattı.

İşte Turgut Azakman’ın gözüyle Atatürk;

“Çok vefalı, çok terbiyeli, kadınlara karşı son derece saygılı, Çapkınsa da istese bile o dönemde çapkınlık yapabilir mi? Ama cumhurbaşkanı olduktan sonra bir takım hanımefendiler Atatürk’e aygın baygın baktılarsa o da bunu reddetmemiş olabilir. Bana sorarsa bu da helaldir.” Dündar: Askeri yönüyle, devlet adamı yönüyle nasıldı Atatürk?

Özakman: Çok ciddi bir askerdi, vazifede kimseyi affetmiyor. Özel hayatında biraz muzip, biraz şakacı. Bunu da bilin. Yani çok gülen, rahat keyifli bir adamdı. Hoyrat sözcüğü Atatürk için söz konusu bile olamaz. Tavla oynar, iskambil oynar, bilardoya merakı var. Her medeni insan gibi doğayı insanları seviyor. Köpeği var… Küçük çocuklara çok büyük sevgisi var. Atı bir hastalığa yakalanıyor. Atını öldürecekler. ‘Durun öldürmeyin, ben bir vedalaşayım’ diyor. Gözleri dolarak atıyla vedalaşıyor.

TARİHİNİZE İYİ ÇALIŞIN ÇAĞRISI

Özakman son sözlerinde Türk halkına seslendi; “Ne olur tarihinize iyi çalışın, kulaktan dolma sözlere inanmayın. O zaman devletimizin milletimizin büyüklüğünü anlayacaksınız.